FED parıltısını aldı! Altın alan kazanacak mı?
Faiz, enflasyon, doların tutarındaki değişimler, merkez bankaları politikaları, fiziki alım satımlar ve jeopolitik gelişmeler, altın fiyatlarını etkileyen öncelikli parametler. Altındaki getirinin iç ve dış piyasalarda enflasyonun altında kalması ise yatırımcıların yüzünü asıyor. Öte taraftan dünya siyasetinde gerginliği arttıracak gelişmeler “güvenli liman” ihtiyacını yine öne çıkarabilir.
Altın geleneksel yatırım araçlarının önderlik yapar. Bir tek Türkiye değil tüm dünya ve finans piyasaları için her daim mühim bir yere haiz. Türkiye’de yastık altında 5 bin ton altın olduğu yetkili ağızlarca söylenmekle beraber, merkez bankalarının toplam rezervinin bir kısmını altın oluşturur söylemlerinin doğruluk oranı yüksektir. Eylül ayına ilişkin son verilere bakılırsa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 113.6 milyar dolarlık brüt rezervinin 40 milyar doları altın (yüzde 35’i).
Iktisat haber bültenlerinde yer edinen bilgilere bakılırsa, dünya ölçeğinde bakıldığında ABD Merkez Bankası 8.133 tonla 1. sırada yer alırken Almanya 3.358 tonla onu takip eder. Türkiye bu tabloda 431 ton ile 13. sırada görülüyor. Bu veriler vakit içinde değişime uğrayabilir. Bir tek yatırımcılar için değil, ülke merkez bankaları için de önemi malum.
Sadece altın son yıllarda yatırımcısının yüzünü pek güldürebilmiş değil. 2011 yılı Eylül ayında altının ons fiyatı 1.921 seviyesini gördükten sonrasında sert bir düşüşle 2015 senesinde 1.050 dolara kadar çekildi. 1.050-1.375 bandında 5 yıl yatay bir seyir izledi. Sonraki aşamada 2020 ve 2022 yıllarında 2.075 zirvesini kontrol etti ve son dönemde yine düşüşle 1.650 dolar seviyelerine kadar çekildi. Şu an itibarıyla 2011 zirvesinin ortalama yüzde 12 altında bulunuyor.
Altının fiyatını belirleyen genel parametrelere bakacak olursak; faiz, enflasyon, ABD dolarının tutarındaki değişimler, merkez bankaları politikaları, fiziki alım satımlar (merkez bankaları) ve jeopolitik gelişimleri saymak mümkün. Altın fiyatında son aylardaki düşüşte bilhassa faiz, enflasyon ve buna bağlı olarak merkez bankaları politikalarının etkili olduğu söylenebilir.
Pandemiyle beraber piyasaya verilen hatta merkez bankaları tarafınca boca edilen likidite ve düşük faiz, altın fiyatını 1.400 dolar seviyelerinden 2.000 doların üstüne atarken öteki taraftan enflasyon oranlarını da yukarı çekti. Pandemi sonrası tedarik yollarındaki sıkıntılar bitmeden başlamış olan Rusya-Ukrayna Savaşı ve Rusya’ya engelleme ile enerji maliyetlerindeki yükseliş, küresel enflasyonda 40 senelik rekorların tazelenmesine niçin oldu. Bu kez başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak suretiyle parasal sıkılaşma ve faiz artırım hamleleri devreye girdi.
Fed, mart ayında faiz artışı, haziran ayında ise varlık azaltımı şu demek oluyor ki bilanço küçültme işlemini uygulamaya koydu. Fed, öncü ve lokomotif olduğundan onu Avrupa ve öteki merkez bankaları izledi (TCMB, Çin, Japonya hariç). ABD 10 senelik bono faiz oranı ağustos ayından bu yana yüzde 2.50’den başlamış olan çıkışla yüzde 3.50 seviyesini geçti. Benzer şekilde Almanya 10 senelik bono faiz oranı yüzde 0.70 seviyesinden yüzde 1.80 seviyesine ulaştı. Aynı dönemde altının ons fiyatı ise 1.800 dolardan 1.650 seviyelerine kadar geriledi.
Fed ve Avrupa Merkez Bankası parasal sıkılaşma ve faiz artırım politikası 2023 yılına sarkacak şekilde bir görünüme haiz. Bu açıdan altın fiyatlarında yukarı yönlü bir gelişme olması için bu yönden o kadar da bir ümit görülmüyor. Altın fiyatlarını etkileyen öteki faktörler içinde yakından izlenmesi ihtiyaç duyulan jeopolitik gelişmeler öne çıkıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı hemen hemen sürüyor iken önceki gün de Rusya Devlet Başkanı Putin “kısmi seferberlik” duyuru etmesiyle Batı’nın Rusya’yı yıkmak istediğini, Rusya’nın egemenliğini korumak için ihtiyaç duyulan tüm adımları atacağını, söylemesi oldukça mühim.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Putin’in kısmi seferberlik ilanı ve gerektiğinde nükleer silahları kastederek ellerindeki tüm kabiliyetleri kullanmakta tereddüt etmeyeceğine yönelik açıklamasını ciddiye almalıyız dedi. Öteki taraftan geçtiğimiz günlerde Çin-Tayvan gerginliği yakından izlenen gelişmeler içinde. ABD Başkanı Biden’ın Çin’in saldırması halinde ABD askerlerinin, Tayvan’ı savunacağına dair sözleri sebebiyle Çin Washington’ı protesto etti. Ek olarak, Azerbaycan-Ermenistan sınır çatışması, İran’daki protesto gösterileri şeklinde küresel ölçekte siyasetin gerilmiş olduğu aşikar.
Diliyoruz olmaz fakat dünya siyasetinde gerginliği artıracak gelişmeler altının “güvenli liman” ihtiyacını yine öne çıkarabilir. Bu da altın fiyatını yukarı çekecek bir gelişme olur. Bu yönde altın fiyatında hemen hemen bir fiyatlama söz mevzusu değil.
Global ekonomiler yüksek enflasyon, resesyon beklentileri, artan borç problemi şeklinde bir oldukca negatif gelişme ile boğuşurken, bir de siyasal ve jeopolitik gerginlik doğal ki ki asla arzu edilmeyen bir durum. Bu aşamada daha oldukca Fed faiz artırımı ve parasal sıkılaşma politikaları altın ile ilgili fiyatlamalarda daha baskın. Sadece altının daima yakından izlenmesi ihtiyaç duyulan bir yatırım aracı bulunduğunu dikkate almakta yarar var. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatına bakıldığında kısa dönemli düşüş hareketi görülüyor.
Dış piyasalardaki ons/dolar fiyatındaki düşüş sebebiyle dolar/TL kurundaki yükseliş hareketi altının gram/TL fiyatının bu seviyelerde tutunmasının esas sebebi. Yatırımcı açısından yılbaşından bu yana altın fiyatlarının performansına bakacak olursak; iç piyasada gram/TL fiyat artışı yüzde 26, dış piyasalarda (ons/dolar) yüzde (eksi) 8.75 şeklinde getiriler söz mevzusu. İç ve dış piyasalardaki yatırımcıların yüzleri asık, enflasyonun altında getiriye sahipler. Zarardaki yatırımcıya pek yararı olacağını sanmıyorum fakat “altın çamura düşse de altındır” diyen bir özlü sözle ile yazıyı tamamlamış olalım.
Altında (ons/dolar) düşüş trendi devam ediyor. Uzun dönem yatay trend desteğinin altına salınım görülmeye başlandı. İlk destek sunar 1.630-1.610 ve 1.580-1.500 seviyelerinde görülürken ihtimaller içinde tepki alım denemelerinde ilk dirençler 1.690 ve 1.735-1.800 noktalarında görülüyor. Destek seviyelerinde tepki alım denemeleri görülse de satış baskısı korunuyor.
Altın (gram/TL) fiyatında çıkış denemeleri güç kazanamadı ve direnç seviyelerinde satışla karşılaştı. Düşüş eğilimi sürüyor. İlk destek sunar 965 ve 946 seviyelerinde görülüyor. Sonraki destek ise 885 seviyesinde. Yukarı yönlü hareketlenmelerde ilk direnç 1.000 seviyesinde bulunuyor. Bu noktanın geçilmesi durumunda 1.040 ve 1.058 sonraki direnç seviyeleri. Destek noktalarında tepki alımları beklenebilir. Sadece, ihtimaller içinde tepki yükselişlerinin direnç noktalarında satışla karşılama olasılığı yüksek.