Yargıtay’dan ikinci el vasıta satışlarıyla ilgili emsal karar! “Kıymet kaybı” yeni boyut kazanmıştır
Kazaya karışan araçlardaki kıymet kayıplarına yönelik tartışmalar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin emsal kararıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Yüksek mahkeme, ‘trafik kazalarında kıymet kaybı; aracın kazadan önceki ikinci el kıymeti ile onarıldıktan sonraki ikinci el kıymeti arasındaki farktır’ tanımına dikkat çekti. Emsal kararla beraber; araçtaki kıymet kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar görmüş olduğu kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın onarım edildikten sonrasında ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınacak.
Maddi hasarlı trafik kazası4 sonrası taraflar araçlardaki onarım telaşına düştü. Aracında büyük çapta maddi hasar meydana gelen kazazede, yüzde yüz kusurlu olan aracın trafik sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketine, araçtaki kıymet kaybının karşılanması amacıyla dava açtı. Asliye Tecim Mahkemesi’nin yolunu tutan kazazede, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araçtaki kıymet kaybının temerrüt tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etti. Davalı avukatı, davanın reddini savundu. Mahkeme; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna nazaran, davanın reddine karar verdi. Karar kesinleşince devreye hakkaniyet Bakanlığı girdi. Bakanlık, kararın kanun yararına bozulmasını talep etti. Dava dosyasını tekrardan inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, milyonlarca vasıta sahibini ilgilendiren bir karara imza attı.
Kararda şöyleki denildi:
“Yargıtay uygulamasına nazaran kıymet kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki kıymeti ile asla hasarlanmamış haldeki kıymeti arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki kıymet kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar görmüş olduğu kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın onarım edildikten sonrasında ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır. Bilirkişi raporunda Yargıtay uygulamasına nazaran hesaplama icra eden seçenek yerine, genel şartlara nazaran hesaplama icra eden seçeneğin hükme esas alınması doğru olmayıp kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.”
